İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin UNFPA (United Nations Population Fund/Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu) ile ortaklaşa olarak geçen yıl yürüttüğü CARE (Capacity Building for Refugee Mental Health) Projesi bu yıl da CARE Plus Projesi olarak devam edecek.
BİLGİ Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Programı Direktörü Prof. Dr. Tamer Aker’in koordinatörlüğünü yaptığı ve Prof. Dr. Zeynep Şimşek, Prof. Dr. Işık Karakaya ile Uzm. Psk. Yeşim Ünal’ın yürüttüğü bu proje kapsamında UNFPA’in işbirliği içinde olduğu ve Türkiye’nin çeşitli illerinde yer alan toplum temelli psikososyal destek ve/veya sağlık merkezlerinde mültecilerle çalışan ruh sağlığı uzmanları ve sağlık çalışanlarının yeterliliklerini geliştirme, mülteciler ve etkilenen yerel topluluğa da hizmet götürme amacıyla eğitimler veriliyor.
Projenin ilk eğitimi 19-23 Mart 2018 tarihleri arasında gerçekleştirildi.
2019 Ocak ayına kadar devam edecek olan bu proje, eğitim ve kapasite geliştirme çalışmalarını aşağıdaki hedeflerle sürdürmeyi planlamaktadır.
- Mülteci kadınlar ve kız çocuklarının hedef popülasyon olarak alınması
- Merkezlerde çalışan Türkiyeli ve Suriyeli ruh sağlığı çalışanlarının psikososyal müdahale kapasitelerinin geliştirilmesi
- Çalışana destek faaliyetleri kapsamında psikososyal hizmet sağlayıcılarının özbakım konusunda desteklenmesi
- Sağlık çalışanlarına ve ruh sağlığı çalışanlarına her an ulaşabilecekleri materyallerin hazırlanması
- Ruh sağlığı çalışanlarının mülteciler için toplum tabanlı psikososyal çalışma ilkelerini öğrenmeleri ve alıştırmalar yapmalarının sağlanması
- Ruh sağlığı çalışanlarının hassas gruplarla çalışırken kullanabileceği psikososyal hizmetler ve teknikler öğrenmesi ve alıştırmalar yapması
- Ruh sağlığı çalışanlarının travmatik yas, kompleks travma sonrası stres sorunları hakkında bilgisinin, farkındalığının ve becerilerinin artması
- Cinsel ve cinsiyet temelli şiddet hakkında psikososyal hizmet sağlayıcılarının farkındalıklarında artış olması
- Ruh sağlığı çalışanlarının travmatik yas, kompleks travma sonrası stres sorunları hakkında bilgisinin, farkındalığının ve becerilerinin artması
- Mülteci ruh sağlığı alanında deneyimli çalışanların sayısının artması
- LGBTI+, seks işçileri, erken evliliğe zorlanmış bireyler, madde kullanıcıları gibi gruplar hakkında hizmet sağlayıcılarının kapasitelerini artırmak yer almaktadır.
2011’de Suriye’de savaşın başlamasından sonra mülteci sayısının beklenmedik bir şekilde hızla artmasıyla birlikte, mültecilerin ruh sağlığı ve refahı, dünyanın farklı bölgelerinde önemli bir sorun haline geldi. Suriye’den gelen yoğun göç dalgasının etkisiyle Türkiye ilk defa dünya üzerinde en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumundadır. Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği (BMMYK)’nin Şubat 2018 tarihli verilerine göre dünya üzerinde beş milyonun üzerinde kayıtlı Suriyeli mülteci bulunmakta ve bu rakamın 3.5 milyonu Türkiye’de, geri kalanları ise Mısır ve Lübnan gibi Arap ülkeleri başta olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşamaktadır.
Savaş, yerinden edilme, şiddet ve kültürel uyum gibi birçok değişkenin mülteci ruh sağlığını büyük ölçüde etkilediği bilinmektedir. Diğer taraftan, mültecilerin büyük çoğunluğunun kamplar yerine şehir merkezlerinde yaşıyor olması toplum tabanlı psikososyal yaklaşımlarının uygulanmasının önemini artırmaktadır.
Mülteci nüfusun ruh sağlığı hizmetlerinden yararlanmaya önemli ölçüde ihtiyacı olduğu bilinmektedir. Ancak, Türkiye’deki ruh sağlığı hizmeti veren merkezlerde yeterli sayıda yetkin, donanımlı ve ruhsal travmadan etkilenen bireylere ruhsal hizmet, destek veya tedavi sunacak ruh sağlığı çalışan sayısı sınırlıdır. Bu nedenle Suriyeli mülteci nüfusu için toplum temelli ruh sağlığı yaklaşımlarının uygulanması ve var olan ruh sağlığı hizmetlerin kapasitesinin iyileştirilmesi oldukça önemlidir.